ZEYTİN MUCİZESİ
- huraydogdu
- 5 Ağu 2024
- 5 dakikada okunur
ZEYTİN MUCİZESİNE DÜŞMANLIK
Geçtiğimiz günlerde Hatay’ın Yuvalı Köyünde TOKİ konutları yapımı için 33 bin zeytin ağacı kesilmiş; buna ek olarak 30 bin ağacın daha kesileceği de haberlere düştü medyaya.
Ancak malum olduğu üzere, ülke gündemi ya Survivor’da kimin elendiği ya da siyaset ve geçim odaklı olduğu için zeytin ağacı katliamı bu yoğunlukta kendisine pek bir yer bulamadı.
Ülkedeki karar vericilerin, neredeyse en genci bile yarım asırlık olan kadim zeytin ağaçları ile ne alıp veremedikleri var anlaşılır gibi değil gerçekten.
Atatürk'ün son yılında, 1939 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk gerçekleşmiş ve bir ürün için, ekonomik olarak zeytinin değer kazanması ve Türk zeytin çiftçisinin kalkınması adına “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa” çıkarılmıştır.
Üstelik te: Zeytin ağaçlarını izinsiz kesenler veya sökenlerden 3573 sayılı Kanun'un 20 inci maddesi gereği ağaç başına iki milyon liradan beş milyon liraya kadar hafif para cezası alınır. Kesilen ve sökülen ağaçlar müsadere edilir.
Kanun'un 20'inci maddesi, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 km mesafedeki alanlarda "bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılması ve işletilmesini engelliyor. Burada "Zeytincilik sahaları daraltılamaz" ibaresi de yer almasına rağmen.
Acaba bu kanun Atatürk döneminde onun desteği ve isteği ile çıkartıldı diye sırf Atataürk düşmanlığından mı bunlar yoksa, diye düşünmemek elde değil.
Meyve veren bir zeytin ağacı kökünden sökülüp atılıyorsa bu hem tarihe hıyanet hem de ekonomiye ihanettir!!!
Durumumuz tıpkı Nazım Hikmet’in dizelere döktüğü gibi…
“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim!!!
Akar suyun, meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı...
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına -
çürüyen diş, dökülen et-
Bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,”
“… Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile
Mesela, zeytin dikeceksin…
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için
Yaşamak yanı ağır bastığı için…”
Zeytin ağacı antik çağlardan bu yana kutsiyet atfedilen ve en çok anlam yüklenen kadim bir canlıdır. Buna mukabil bugün sizleri zeytin ağacının büyüleyici dünyasına bir yolculuk yapmaya davet ediyorum.
Zeytin ağacının, binlerce yıllık tarihi ve her şeyin ötesinde ilham verici hikayelerine rağmen,
bu kutsal sayılan varlığa karşı düşmanca tavrımız nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu gerçeğine dikkat çekmek istiyorum.
Bizler, zeytinlikleri gözümüzü kırpmadan yok etmekte hiçbir sakınca görmüyoruz.
Sanki hiç başka yer kalmamış gibi, toplu yerleşim alanı açmak ya da maden işletmeleri kurmak için, asırlık ağaçların kesilmesine gözyaşları içerisinde izliyoruz. Karşı çıkanları, korumaya çalışanları da vatan haini, terörist ilan etmekte sakınca görmüyoruz.
Tüm dünya, fosil yakıtları terk etmek için seferber olmuşken, biz binlerce yıllık geçmişe şahitlik etmiş mirasları yok etmekten en ufak bir rahatsızlık duymuyoruz sanki!!!
Zeytin ağacı, insanlık tarihi boyunca kutsal bir canlı olarak kabul edilmiş ve derin anlamlar yüklenmiş; antik çağlardan beri ademoğlu, havvakızı için çok özel bir yere sahip olmuştur.
Bu ağacın yaşam gücünün ölümsüzlüğü simgelediğine inanılır.
Zeytin ağacının efsanelerle dolu geçmişi vardır. Doğuşu da efsaneye dayanır:
“Attika’da inşa edilen yeni şehrin koruyucusunun kim olacağına karar vermek için tanrılar arasında yarışma düzenlenir. İnsanlığa en kıymetli ve yararlı hediyeyi sunan tanrının ismi şehre verilecek ve o şehrin koruyucusu olacaktı.¨
Deniz Tanrısı Poseidon, mızrağıyla bir kayaya vurdu. Kayadan tuzlu su çıktı. Bu su denizin gücünü sembolize ediyordu. Ardından Athena mızrağını bir kayaya vurdu. Kayadan barış ve bereketi simgeleyen zeytin ağacı çıktı. Şehrin vatandaşları akıllıca bir seçimle Athena’nın hediyesini kabul ettiler. Athena hem şehrin koruyucusu hem de ismi oldu.¨
Onun koruyuculuğu altına girdiler.
Olimpiyatlarda müsabaka öncesi zeytinyağı ile masaj yapılırdı
Bu sayede Zeus’un gücünün ve Athena’nın bilgeliğinin sporculara bahşedileceğine inanıyorlardı
“ Yunan mitolojisinde, zeytin ağacı aşkın ve güzelliğin sembolü olarak da görülür. Bir efsaneye göre, Aşk Tanrısı Eros bir gün zeytin ağacının gölgesinde uyurken, Eurydice adında bir peri ona aşık olur. Eurydice’nin aşkı, zeytin ağacının altına onu her gün getirir ve ona sevgisini açıklar. Bu efsane, zeytin ağacının güzellik, aşk ve tutkunun sembolü olduğunu ileri sürer.
Zeytin ağacı bir kez toprağa tutunduktan sonra kolay kolay ölmez, hatta tam öldüğünü sandığınız anda köklerinden yeni filizler verebilir.
Avrupa’nın en yaşlı ağaçlarından biri, hala Portekiz’de yaşayan bir zeytin ağacıdır.
Adı Oliveira do Mouchao olan bu ağacın 3000 yaşını aştığı tahmin ediliyor.
Yunanistan’ın Girit Adası’nda bulunan Vouves isimli ağaç ise yaklaşık 2.500 yaşındadır.
Bu ağaçların yaşlarının bu kadar yüksek olması zaten başlı başına büyüleyici bir gerçekken,
Daha da şaşırtıcı olan şey, hala meyve veriyor olmalarıdır!!!
Bu zeytin ağaçlarının şahit olduğu tarihsel süreci bir düşünün; resmen insanlığın yeryüzündeki serüvenine tanıklık etmişler…
Ege’deki Santorini Adası’nda 39 bin yıl önceye ait zeytin yaprağı fosilleri buldular. Evet, yanlış duymadınız, 39 bin yıl önce!
Ek olarak Kuzey Afrika’daki Sahra Bölgesi’nde yapılan arkeolojik çalışmalarda 14 bin yıl öncesine ait zeytin ağacı fosillerine ulaşıldı.
Bu ağaçların bu kadar uzun süre yaşamasının nedenlerinden biri, yapraklarında bulunan “oleuropein” adlı maddenin, zeytin ağacını ve meyvelerini korunmaya yardımcı olmasıdır.
Zeytin ağacı her yıl aynı oranda meyve vermez. Bir yıl bol hasat yapılırken, ertesi yıl dinlenir ve kendisini yeniler; bu döngüye “var yılı ve yok yılı” denir.
Muhtemelen bu özellikleri, uzun ömürlerini ve sağlıklı bir şekilde yaşlanmalarını destekliyor.
Bazen kendimize “biraz yavaşlayalım” ya da “anda kalalım” şeklinde telkinler veriyoruz ya, bu kadim öğretiyi zeytin ağacından mı aldık acaba. Onun doğasında olan şey bizde de olsaydı…
Latince ’de bir atasözü var: “Olea prima omnium arborum est” Zeytin ağacı tüm ağaçların ilkidir…
İlginç noktalardan bir tanesi de neredeyse tüm din ve inanç sistemlerinde bu ağacın bir kutsiyeti olması… Oruç açılırken hurma ve ya zeytin yenir ilk olarak.
Gerçi ilginç dedim ama, insanlık tarihinden daha eski bir canlıdan bahsettiğimizi düşününce insana çok da şaşırtıcı gelmiyor…
Kutsal kitaplarda bu ağaç: Bolluğun, adaletin, sağlığın, bilgeliğin, arınmanın, yeniden doğuşun sembolü olarak tasvir edilmiştir.
Örneğin, Nuh Tufanında zeytin ağacı, tufana karşı direnen ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilir.
Kudüs’ün doğusundaki Zeytin Dağı, Musevilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık için kutsal bir yerdir.
Kuran-ı Kerim’ de altı ayette, ek olarak çok sayıda hadiste zeytinden övgü ile bahsediliyor.
Zeytin kelimesi Tevrat ve İncil’ de de 140 kez geçiyor…
Kur’an’ da zeytin ağacının Sina Dağından geldiği yazar.
Örneğin, Nur suresi 35. Ayette, “doğuya ya da batıya ait olmayan mübarek zeytin ağacının yağı ateşe değmeden bile ışık verir” ifadeleri ile zeytin ağacının kutlu, bereketli olduğu tasvir ediliyor.
Hz. Davut’un kendisini zeytin ağacına benzetmesi ve zeytinin ilahi erdemlerle ilişkilendirilmesi önemli sembollerdir.
Herkesin bildiği üzere Hz. Nuh’ a bir gemi yapması, tüm hayvanlardan birer çift alması buyrulmuştu. Ardından gelen büyük tufan ile, Hz Nuh’ un gemisindeki canlılar dışında yeryüzünde yaşayan her şey yok olur.
Tufan durulduktan sonra Hz. Nuh, suların yeterince çekilip çekilmediğini anlamak için bir güvercin salar.
Kısa bir süre sonra güvercin ağzında bir zeytin dalı ile gemiye geri döner. Böylece Hz. Nuh suların çekildiğini anlar.
İşte ta o zamandan günümüze: Ağzında zeytin dalı tutan güvercin umudun ve barışın, sembolü kabul edilmiştir.
Tufanın tüm yıkıcılığına rağmen direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul edilmiştir.
Antik Yunan’da zeytin ağacı kutsal kabul edildiği için, Zeytincilik işi sadece dürüst insanlara verilirdi. Zeytin, aynı zamanda saflığı ve arılığı temsil etmesi nedeniyle sadece bakireler tarafından toplanabilirdi.
Mısır Mitolojisinde İsis doğurganlık, büyü ve sağlık tanrıçasıdır. Zeytini yetiştirmek, hasat etmek ve yiyebilmek için ihtiyaç duyulan tüm bilgileri insanlığa Tanrıça İsis ’in verdiğine inanılırdı. Antik Mısır’ da bu nedenle zeytin ağacı kutsaldır.
Ayrıca, Firavunların öte dünyaya geçerken yiyecekleri yemek olduğu kabul edilirdi.
Özetle hem ağaç, hem meyvesi, hem de yaprakları Antik Mısır’da tanrısal erdemlere eşlik eder. Firavun Tutankhamun’un başındaki zeytin yapraklarıyla örülü tacın, adaletin tacı olduğuna inanılırdı.
III. Ramses, aydınlanmanın simgesi olarak Güneş Tanrısı Ra’ya zeytin dalları sunmuştur.
Sezar’ın başındaki taç da, Herkül’ün silahı da, Hz İsa’nın çarmıha gerildiği haç da zeytin ağacındandır…
Zeytin ağacı ile ilgili en güzel tanımlamayı ise Bilge Ağaç Dergisi’nde Prof Dr Suat Çağlayan yapmış:
“Zeytini ve zeytinyağı ile insanlara sağlıklı ve uzun bir yaşam verdiği için “yaşam ağacı”
Üretkenliği, barışçılığı ve gövdesindeki estetik kıvrımlar nedeniyle “kadın ağaç”
Tüm dinlerde kutsanması nedeniyle “kutsal ağaç”
Binlerce yıllık geçmişi olduğu için “mitolojinin görgü tanığı” demek hiç de abartı olmaz.”
Doğa bu ağaca büyük bir ayrıcalık tanımış gibi görünüyor. Onu binlerce yıllık yaşamında sürekli üretme şansıyla ödüllendirmiştir.
Zeytin ağacı sadece doğanın bir parçası değil, aynı zamanda insanlığın kültürel ve dini mirasının önemli bir simgesidir.
Çünkü zeytin ağacı, geçmişten bugüne, insanlığın yaşam ve umudunu simgelediği için mi ona düşmanlar. Yani umuda, yaşama.
Ona zarar vermek hiç kimsenin haddi olamasa gerek!!!
Hürdoğan Aydoğdu
Comments